23 Eylül 2013 Pazartesi

Kaybetmek üstüne...


Bir yakınını kaybedenin yüreğinde o ilk gün kırk mum yanar, sonra her gün bir tanesi söner. Kırkıncı gün tek bir mum kalmıştır yanan; işte o hayat boyu sönmez. Ve insan sadece ölümle kaybetmez sevdiklerini....

Üstün Dökmen

17 Eylül 2013 Salı

Mutluluk


Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır.

Konfiçyüs

16 Eylül 2013 Pazartesi

3 Eylül 2013 Salı

Mutluluk Üzerine Klasik Bir Yazı

Benim de kafamda şöyle bir ses var: İnsanlar neden mutlu olamazlar?
Defalarca sorulmuş bu soruyu ben de kendime sorayım dedim.
İnsanlar devamlı mutluluğu ararlar. "Nasıl mutlu olurum?" ya da "Nerdedir bu mutluluk?" diye sorular sorarlar.
Her şeye, her cevaba istediğimiz anda, istediğimiz mekanda ulaşabildiğimiz bir zamandayız.
Ama bir boşluk var hepimizin içinde. Varımızı yoğumuzu harcıyoruz o boşluğu doldurmak için.
Gülersek mutlu oluruz belki diyoruz.
Belki biraz huzur gerek diye düşünüyoruz.
Bir tatil, diyor birimiz. Daha geniş bir ev, diyor bir diğerimiz.
Gülmek için para ödüyoruz. Tatile çıkıyoruz, daha geniş bir ev alıyoruz... Anılarımızı zihnimizde saklamak yerine fotoğraf çerçevelerine hapsediyoruz, Mutlu insanlarla dolu resimlerle donatıyoruz evimizi.
Mutluluğu bulmaya çalışıyoruz kendimizce.
Fark edemediğimiz bir şey var. O kadar hazırcı olmuşuz ki mutluluğun bile hazırını istiyoruz. Yalnızca harcıyoruz, çaba sarf etmiyoruz mutluluk için. Bu yüzden hiçbir şeyi olmayan insanların bizden daha mutlu olmaları.
Mutluluk hayatımızın her yerindedir aslında. Tek yapmanız gereken biraz çaba sarf etmek görmek için.
Belki de birkaç notada, belki de arkadaşınızın hediye ettiği bir kitabın sayfaları arasında. Belki de kaleminizin ucunda.
Bu yüzden birkaç dakikalığına bırakalım her şeyi. Çekilelim kamera objektiflerinin ardından, ekran başlarından, iş yerinde çalıştığımız bir dosyadan. Bırakalım bencilliği bir kenara, mutlu edelim insanları. Ve hayata tekrar, kendi gözlerimizle, anlamaya çalışarak bakalım. Bir tebessüm ederek gerçekten sahip olduğumuz şeylerin ve insanların farkına varalım.
İşte mutluluk orda. Tam karşınızda.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Theo'ya Mektuplar


Bu demek değildir ki arada uzun süre sağlıklı dönemler geçirmeyeceğim. Ama bir kez gerçekten hasta oldun mu, aynı hastalığa iki kez yakalanmayacağını biliyorsun, insan ya iyidir ya hasta, tıpkı ya genç ya da yaşlı olduğu gibi. Ancak şundan emin ol ki, ben de senin gibi, hekimin dediklerini elimden geldiğince uyguluyorum ve bunu çalışmalarımın bir parçası, yerine getirmek zorunda olduğum bir görev olarak görüyorum. 






*Theo'ya Mektuplar, Vincet Van Gogh'un abisine yazdığı mektupların oluşturduğu bir kitap.

Kitap alıntıları

Merhaba,
Bir kurşun kalem ile kitaplarımı çizmeye hiç bir zaman gönlüm razı gelmedi. Onlar benim çocuklarım gibidir. Kimseyle paylaşmam, kırışırlarsa üzülürüm. Bu nedenle hepsinin arasında küçük notlar (sevdiğim, okurken etkilendiğim, unutmak istemediğim yerlerin sayfa numaraları ) yaşıyor.

Ben okuduğum kitaplardan alıntılar yazmak istiyorum.Okumayanların kitap hakkında bir fikrinin oluşması için. Okuyanların o satırları yeniden hatırlaması için.


23 Ağustos 2013 Cuma

Ayrılık üzerine bir yazı..

[ Kafamızda geçen sesleri yazıyoruz madem, benim kafamdan da şimdi bu geçiyor.. ]

Zordu.
Herkes elinde avucunda ne varsa koydu.
Çünkü kazanmak için bu gerekiyordu.
Ve illa ki
Kazanmak gerekiyordu.

Kaybetmek mi?
Ne münâsebet'ti!

Evet, abartı değildir;
Ölüme benzer ayrılık.
Gelmeden, hatırlanmaz.
Aklınıza bile düşmez.

Zordu. Ama oldu. Yakıştı be. Bu da böyle olsun...


çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hala sevgili

[ Attilâ İlhan ]